Mekke’de Kâbe imamının sesiyle sabah ezanı okunuyor.
Nur Dağı’nın eteğinden başlıyorum, yaklaşık 1 saat sürecek tırmanışım için.
Hira Mağarası’na ulaşmak için bu dağın zirvesine çıkmam gerekiyor.
Hira, “arayış” demektir.
610 yılının Ramazan ayının bir Kadir Gecesi, Allah’ın elçisi ve “Âlemlere Rahmet Peygamberi” unvanını almadan önce, fakat hâl, tavır, karakter ve güvenilirliği ile Mekke’nin en sevdiği Abdullah oğlu Muhammed’in, hakikati aramak ve Mekke’nin sapkın ortamından uzaklaşmak için sığındığı mağaranın önündeyim.
Hz. Peygamber’in ayak bastığı yerlere ulaşmış olmak benim açımdan bir ayrıcalıktır.
Bu sebeple kendimi şanslı bir Müslüman görüyorum.
Onun, o gece, o güvenilir elçi (Cebrail a.s.) ile ilk karşılaşmasını hissetmeye çalışmak!
Onun ürkmesini, korkuyla Hatice’sine olanları anlatmasını hissetmek!
Hayatıma bambaşka bir anı olarak geçti.
Cebrail a.s.’ı ilk kez ufukta gördü. (Tekvir Suresi, 23. Ayet)
Hz. Peygamber böyle bir görevi beklemiyordu.
“Sen, sana bu kitabın verilmesini beklemiyordun.” (Kasas Suresi, 86. Ayet)
Dolayısıyla korktu.
Çok ağır bir görevi yüklenmişti.
“Eğer bu vahyi bir dağa indirseydik, o dağın paramparça olduğunu görürdün.” (Haşr Suresi, 21. Ayet)
Cebrail a.s.; “Oku” dedi.
Böylece, Alak Suresi’nin ilk 5 ayeti indi.
Kıyamete kadar insanlara yol gösterici, hidayet kaynağı Kur’an-ı Kerim, 23 yıllık iniş sürecine başladı.
Muhatabı, Hz. Muhammed (s.a.v.) şahsında tüm insanlık olacaktı.
Kur’an, yazılı bir metin olarak gelmedi.
Dolayısıyla buradaki “Oku” emrini normal bir metni okumak gibi anlamamalıyız.
Henüz ortada okunacak bir şey yoktu!
Peki, Rabbimiz Hz. Peygamber’den, dolayısıyla bizden neyi okumamızı istiyor?
“Yaratan Rabbinin adıyla oku.”
Yani, yarattıklarına bak: gökyüzüne, yeryüzüne, denizlere, ağaçlara, hayvanlara, kendine vesaire!
Tüm bunlara “Kâinat Kitabı” denir.
Kur’an’a göre, her yaratılan şey Allah’ın bir ayetidir. (Şuara Suresi, 7. Ayet)
“Deveye bakmazlar mı, nasıl yaratılmış?” (Gaşiye Suresi, 17. Ayet)
Kur’an, bizleri bilime yönlendiren mucize bir kitaptır.
Onu okumak, sadece vahyi okumak değil; kâinat kitabını da okumak demektir.
Kur’an vahiyleri inip yazılı metinler haline geldikçe onu okuyup, üzerinde düşünüp, akıl etmemiz bizlere farz kılınmıştır.
Muhtemelen ilk emri “Oku” olan Rabbimiz’in ahirette de ilk soracağı soru: “Okudun mu?” olacaktır.
Sadece vahyi değil; her konuda okuyup, düşünüp, akıl ettin mi sorusu!
“Onlar, her sözü dinler, en iyisine tabi olurlar.” (Zümer Suresi, 18. Ayet)
Okuduk mu ve her sözü dinledik mi?
Rabbimizin huzurunda mazeretimiz olmayacaktır.
Bu arada, Malazgirt ve Büyük Taarruz zaferlerinin yıldönümlerini kutlarım.
Sultan Alparslan’a, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve her iki zaferin şanlı askerlerine Allah Teâlâ’dan rahmet dilerim.
Allah’a emanet olun.
Bayram Tan
The post Yaratan Rabbinin adıyla “Oku.” first appeared on Hollanda Haberleri.