İİzmir’den Amsterdam’a Uzanan 60 Yıllık Yolculuk: Ibrahim Görmez’in Göç Hikâyesi ve Hollanda’daki Türk Toplumunun Hafızası
1964 yılında henüz 25 yaşındayken doğduğu şehir İzmir’i ardında bırakan Ibrahim Görmez (1939), Avrupa’da daha güvenli ve istikrarlı bir gelecek umuduyla yola çıktığında, Türkiye 1960 askeri darbesinin ardından hâlâ siyasi çalkantı içindeydi. Ekonomik belirsizlik, gençler için sınırlı iş olanakları ve askeri yönetimin yarattığı baskı ortamı, binlerce genci tıpkı Görmez gibi Avrupa’ya göç etmeye yöneltti.
Görmez’in hedefi aslında belirli bir ülke değildi; “Avrupa” onun için daha çok istikrar ve özgürlük demekti. Bu yolculuk onu Hollanda’nın başkenti Amsterdam’a, o dönemde hızla sanayileşen ve işgücüne ihtiyaç duyan bir kente getirdi.
Ford Fabrikasında İlk Adımlar
Amsterdam’a adım attığında karşılaştığı ilk büyük fırsat, dönemin göçmen işçileri için önemli bir istihdam kapısı olan Ford fabrikasıydı. Burada, ağır çalışma koşullarına rağmen, yeni bir hayat kurmanın ve kendi ayakları üzerinde durmanın sorumluluğunu üstlendi. Uzun saatler süren vardiyalar, iş güvenliği sorunları ve dil engelleri, o dönemin binlerce “misafir işçi”sinin ortak kaderiydi.
Görmez bu zorlukların yanı sıra, Hollanda’ya yeni gelen Türk işçilerin birbirine tutunarak oluşturduğu ilk dayanışma ağlarının da tanığı oldu. Camilerden kahvehanelere, derneklerden mahalle buluşmalarına uzanan bu sosyal örgütlenmeler, birinci kuşağın hem kültürel köklerini korumasına hem de Hollanda toplumuna entegre olmasına zemin hazırladı.
Kimlik, Aidiyet ve İsimlerin Anlamı
Amsterdam’ın Rozengracht semtinde verdiği bir röportajda “birinci kuşağın sözcüsü” konumunda görülen Görmez, göçmen kimliği üzerine derin gözlemlerini paylaştı. Kendi oğluna babasının adını vererek aile geleneğini sürdürdüğünü, ancak bu geleneği torunlarından beklemediğini vurguluyor.
Ona göre kimlik, sadece bir isimden ibaret değil; yaşanan coğrafyalar, konuşulan diller ve paylaşılan kültürler tarafından şekillenen dinamik bir yapı. Görmez’in bu düşüncesi, Avrupa’da büyüyen yeni kuşak göçmenlerin kendi kimliklerini yeniden tanımlama çabasının da yansıması niteliğinde.
Hollanda’da Kültürel Bağları Yaşatma Çabası
Yıllar içinde Hollanda’daki Türk toplumunun kültürel mirasını ve anadil bilincini korumaya yönelik girişimlerde de aktif rol üstlenen Görmez, vakıf aracılığıyla Mayıs ayında Hollanda’da ilk kez kutlanan Türk Dil Bayramı’na destekte bulunmasıyla. Bu etkinlik, sadece anadil farkındalığını artırmayı değil; Hollanda’daki Türk toplumunun farklı kuşakları arasında köprü kurmayı da hedefledi.
Göçün ilk yıllarındaki işçi dayanışması, zamanla kültürel ve eğitim alanında kurumsal yapılara evrildi. Görmez bu dönüşümün hem tanığı hem de aktif aktörlerinden biri oldu.
Birinci Kuşağın Canlı Tanığı
Bugün 80’li yaşlarının sonlarına yaklaşan Ibrahim Görmez, Hollanda’daki Türk toplumunun 60 yıllık serüveninin adeta yaşayan hafızası. İzmir’den Amsterdam’a uzanan bu yolculuk, sadece bir bireyin göç hikâyesi değil; aynı zamanda Türkiye ile Hollanda arasındaki emek göçü tarihinin de bir özeti.
Birinci kuşağın yaşadığı zorlukları ve kazanımları bizzat deneyimleyen Görmez, kişisel hikâyesiyle gelecek kuşaklara önemli bir miras bırakıyor. Onun anlattıkları, göçün sadece ekonomik bir karar değil, kimlik, aidiyet ve kültürel devamlılık açısından da derin izler bıraktığını hatırlatıyor.
Resimler:İbrahim Görmez
Haber :Sedat Tapan- Amsterdam