Hollandalılar Türk ya da Faslı komşu istemiyor

4 saat önce 20

Hollanda’da bulunan Nijmegen Radboud ve Utrecht Üniversiteleri tarafından yapılan bir araştırma, Hollandalıların Türk ve Faslı komşu istemediğini ortaya koydu. Araştırma sonuçlarına göre, Hollandalılar Türk ya da Faslıların yaşamadığı mahallelerde oturmayı daha çok tercih ediyor ve bunun için bazı fedakârlıklara da razı olabiliyor. Araştırmanın göçmen kökenli insanların dahil edilmeden yalnızca Hollandalı katılımcılarla yapılmış olması ise dikkat çekti.

Araştırmaya katılanlara, “Seçme şansınız olsa nerede yaşamak isterdiniz?” sorusu yöneltildi. Sonuçlar, katılımcıların kendilerine “daha çok benzeyen” kişilerin yaşadığı mahalleleri tercih ettiğini gösteriyor.

Sosyolog ve araştırmacı Jochem Tolsma, insanların kendilerini güvende hissettikleri, tanıdık gelen gruplara yönelme eğiliminin bilinen bir durum olduğunu belirtti. Ancak yeni olanın, “Bunun için ne kadar fedakârlık yaparız?” sorusuna verilen yanıtlar olduğunu vurguladı.

Araştırmaya göre Hollandalılar, eğer bu sayede sakinlerinin dörtte birinin Türk ya da Faslı olduğu bir mahallede yaşamaktan kaçınabiliyorlarsa, süpermarkete gitmek için fazladan yol kat etmeye razı oluyor.

“Seçme şansım olsa…”
Tolsma, bu bulguların “Hollandalılar başka kökenlerden insanlarla yaşamak istemiyor” anlamına gelmediğini belirtirken, şunları söyledi: “Yalnızca kendi kökenlerinden insanların yaşadığı mahallelerde yaşamayı tercih ediyorlar. Verdikleri mesaj şu: ‘Seçme şansım olsa, bunu seçerim.’”

Peki neden böyle?
Tolsma, Hollandalıların bu tercihlerini “Türk veya Faslıların davranışlarını daha az öngörebildiğimizi düşünüyoruz. Onların sosyal alışkanlıkları bize daha az tanıdık geliyor. Bu yüzden kendimizi o gruplar içinde daha az ‘evimizde’ hissedeceğimizi sanıyoruz.” şeklinde açıkladı.

Yan yana ama ayrı hayatlar
Araştırmaya göre Hollandalıların nerede yaşayacaklarına dair verdikleri kararlarda yaş, köken ve eğitim seviyesi önemli faktörler arasında. Göçmen kökeni olmayan bireyler daha çok tanıdık bir çevre arayışında hareket ediyor. Tolsma’ya göre bu eğilim çoğu zaman farkında olmadan gelişiyor.

Tolsma: “Bu, giderek bölünen bir toplum yaratır. Gruplar birbirini anlamaz hale gelebilir. Eğer ortak bir noktada buluşamazsanız, ülkeyi yönetmek de giderek zorlaşır.”

Ancak bu tercih önemli bir risk de barındırıyor. İnsanlar bilinçli ya da bilinçsiz biçimde kendi gruplarıyla yaşamayı seçtikçe, toplumda grupların yan yana ama kopuk bir biçimde yaşama ihtimali artıyor. Araştırmacılar, bu durumun zamanla daha da kötüleşebileceğini öngörüyor.

Çözüm ne olabilir?
Araştırmacılar, bu döngüyü kırmak için farklı gruplar arasında karşılaşmaların bilinçli şekilde teşvik edilmesi gerektiğini savunuyor. Bu kapsamda mahallelerin farklı gruplar için cazip hale getirilmesi ve örneğin spor kulüplerine üyelikte çeşitlilik sağlayacak kotaların uygulanması gibi önerilerde bulunuyor.

Makalenin tamamını oku