Hollanda’da yaşayan Türkiye kökenli sanatçılarımız—yalnızca ses sanatçıları değil; tiyatrocular, ressamlar, halk dansları toplulukları, enstrümantal müzisyenler, yazarlar, karikatüristler ve daha niceleri—uzun yıllardır büyük bir özveriyle kültürümüzü ayakta tutmaya çalışıyorlar.
Sadece sahneye çıkmıyorlar; bir topluluğun ruhunu, hafızasını, duygusunu yaşatıyorlar.
Ancak ne yazık ki bu sanatçılarımız, organizasyonlar, salon sahipleri, kültürel kurumlar ve organizatörler tarafından çoğu zaman hak ettikleri ilgiyi, saygıyı ve maddi karşılığı göremiyor.
Türkiye’den gelen sanatçılara gösterilen ilgi, özen ve destek; burada yıllarca kültür taşıyıcılığı yapan yerel sanatçılarımıza çoğu zaman gösterilmiyor.
Bu sadece adil olmayan bir yaklaşım değil; aynı zamanda sanatın gelişmesini, sanatçının profesyonelleşmesini ve motivasyonunu doğrudan zedeleyen bir durumdur.
Zor Günlerde Onlar Ayaktaydı, Şimdi Biz Ayakta Tutmalıyız
Korona pandemisi başladığında sahneler sustu, salonlar kapandı, gösteriler iptal oldu, sosyal hayat durdu.
Ancak sanat tam da o zor günlerde en sessiz ama en güçlü çığlık olmaya devam etti.
İşte o dönemde bir etkinlik düzenleme fikriyle yola çıkarken, Hollanda’daki sanatçılarımıza destek olmak istedik. Ama onlar ne dediler biliyor musunuz?
“Bizim tenceremiz kaynıyor. Hollanda sosyal bir devlet, temel ihtiyaçlarımız karşılanıyor. Bu güzel niyetinizi Türkiye’deki zor durumdaki sanatçılar için kullanın.”
Bu sözleri söyleyen isimler sadece sanatçı değil, vicdanın, dayanışmanın, insanlığın sesi olan şu değerli isimlerdi:
Özgür Öktem
Ercan Söğüt
Nazım Pişkin
Mızrap Kaya
Mutlu Kızılgedik
Murat Gündüz
Burhan Yıldırımcakar
Cihan Ateş
Onlar kendi gelirlerinden vazgeçerek, kendi haklarını geri plana iterek, Türkiye’deki meslektaşlarını düşündüler.
Bu büyük gönüllülüğü ve mesleki dayanışmayı asla unutmamalıyız.
Ve o günlerde Türkiye’de, yalnızlık ve ekonomik zorluklar içinde yaklaşık 200’e yakın sanatçı hayatına son verdi.
Biz elimizden geldiğince, Hollanda’daki bu duyarlı sanatçılar sayesinde, Türkiye’deki sanatçılara mütevazı da olsa destek ulaştırdık.
Bugün İyiyiz Ama Adil Miyiz?
Bugün salonlar açıldı, etkinlikler yeniden başladı, sahneler ışıklandı.
Ama o zor günlerde fedakârlık yapan bu sanatçılarımıza hâlâ gereken ilgi gösterilmiyor.
Sadece sahneye çıkmakla değil, üretmekle, öğretmekle, yaşatmakla meşgul olan bu insanlar, halen maddi ve manevi olarak ikinci plana atılıyor.
Türkiye’den gelen sanatçıya “kaymak” sunulurken, burada yıllardır kültürü taşıyanlara “ayran” bile çok görülüyor.
Bu sadece bir maddi fark değil; bu vefasızlıktır.
Bu Sadece Bir Sanat Sorunu Değil, Toplumsal Hafıza Sorunudur
Eğer biz kendi sanatçımıza sahip çıkmazsak:
1. Yaratıcılık kaybolur.
2. Kültürel aktarım zayıflar.
3. Diaspora kimliği körelir.
4. Yeni kuşaklar köksüzleşir.
Ne demişti Gazi Mustafa Kemal Atatürk?
“Sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”
İşte biz bugün, kopmak üzere olan o damarı yaşatmaya çağırıyoruz.
Halkımıza Sesleniyoruz…
Etkinliklere katılın. Yerel sanatçılarımızı tanıyın, destekleyin, görün.
Onlar sizin için şarkı söylüyor, oyun sergiliyor, sergi açıyor, kitap yazıyor.
Onlar varsa biz varız.
Kurumlara, Derneklere, Organizatörlere Sesleniyoruz:
Programlarınızda yerel sanatçılara adil yer verin.
Türkiye’den gelen sanatçıya ne sunuyorsanız, burada emek veren sanatçınıza da aynı saygıyı, tanıtımı ve maddi karşılığı sunun.
Bu bir iyilik değil, sorumluluktur.
Bugün bu çağrı yalnızca sanatçılar için değil;
gelecekte kimliğini, kültürünü, özünü kaybetmek istemeyen tüm topluluklar için yapılıyor.
Sanatçılarımıza sahip çıkmak; kendimize sahip çıkmaktır. Geleceğimize sahip çıkmaktır.
The post Hollanda’daki Sanatçılarımıza Hak Ettikleri Değeri Verelim first appeared on Hollanda Haberleri.