Haber*Yorum
1 Haziran 2025 tarihinde Hollanda’nın Lahey ( Den Haag ) şehrinden, Hollanda’ ın en güzide salonlarında Amare’de Antakya Medeniyetler Korosu’nun konseri vardı.
Orontesproductions olarak organize edilen konserin amacı iki yıl kadar önce asrın felaketi mağdurlarına yardım ve destek içindi.
Geceli gündüzlü çalışıldı, duyuruldu, organizenin en büyük destekçilerinden başında Karsu Vakfı var. Hatta konserde Karsu da üç şarkı söyledi.
Hollanda’da aynı gün ve saatlerde bir çok etkinlik olmasına rağmen devasa salon yüzde 70 civarında doldu…
Önyargılı gittim…
Organizeye destek veren biri olarak Allah biliyor ya önyargılı gittim.
Çünkü koro ve konser deyince bana televizyon tek kanal olduğu zamanlar o sıkıcı, o bitmek bilmeyen adeta işkenceye dönüşen zamanları hatırlatır…
Ki o zamanlar kanal değiştirmek gibi bir şansımız yoktu, mecbur dinlerdik.
Daha sonra rahmetli Levent Kırca’nın koro skeci aklıma gelirdi.
Konser başlar başlamaz, Şef Yılmaz Özfırat’ın konuşması ile önyargı duvarlarım yer ile yeksan oldu, önyargılı düşündüğüm için utandım açıkçası.
Son sözümü kitabın orta yerinden misali yazının orta yerinde söyleyeyim. Bana bir cümle ile konseri ve Antakya Medeniyetler Korosu’nu anlat deseler;
Ağlatan, Güldüren, Dinleten ve Söyleten, bitmesin ve bir daha ne zaman gelecekler dedirten bir koro…
Konser başlar başlamaz Şef Yılmaz Özfırat öyle bir konuşma yapıyor ki, onun ses tonu anlattıkları ile birlikte salonda kim varsa, hangi inançtan, mezhepten, dinden olursa olsun onun davet ettiği ortak paydada birleşiyorlar.
Öylesine etkili bir sunum, konuşma…
Sonra her seslendirilen eserin arasında Şef Yılmaz Özfırat bir anı, bir öykü anlatıyor ki etkilenmemek duygulanmamak mümkün değil…
Beni ağlatan anı..
6 Şubat depreminin ilk günlerinde enkaz yığınları arasında mecburi kullanması gereken ilaçları alabilmek için eczaneye girdiğini, ilacı çaldığını söylediği an bende göz muslukları contayı yaktı, yürek zaten yanardağ…
Şef Yılmaz bey kendi anlatımıyla Azraille yaptığı maçta şimdilil 4-0 önde… 4. Gol kısa bir süre önce kanser teşhisi konan midesini aldırmış… Hollanda’ya kemoterapi alarak gelmiş. Onun sıradan bir olay gibi, nezle olmuş, grip olmuş gibi anlatığı olaylar ve hastalıklar bırakın ağlak olmayı sanki yaşadıkları gücüne güç katmış gibi zinde ve enerjik… Duygu sömürüsü değil, direnmenin ve yaşanan her anın tadını çıkarmanın ete kemiğe bürünmüş bir anıtı gibi…
Deprem 11 değil 12 ilimizde oldu, dediğinde her konuşmasını bir sonraki cümlede ne diyecek diye merakla beklediğimiz Şef Yılmaz bey, Kıbrıs dedi, 12 bölge olarak.
Kahramanmaraş’a bir yarışma için gelen Kıbrıslı gençlerin 5 Şubat günü aldıkları birincilikleri ödüllerin sevinci ile Kıbrıs’ta evlatlarını bekleyen ailelerinin tabutlarını aldıklarını söylemesinin ardından koronun seslendirdiği eser: Magosa Limanı…
Severdim bu eseri ama koronun arkasında, depremnde hayatını kaybeden Kıbrıslı her öğrencinin fotoğrafı ile ben de enkaz altında kaldım..
Ya o Dilbaray’dan dinlediğimiz, Maraş’tan bir haber geldi adlı eser, bana resmen 6 şubat sahanı yaşattı. ( 17 Ağustos 1999 depremini yaşadığım için o sesi o acıları bilirim, ne dinmeyen ama kabuk bağlayan yaralarımın resmen kabuğunu kaldırdı, kanattı.
Koronu solisti 18 dilde şarkı söylüyor. Hollandaca bir şarkı da okudu.Edip Akbayram, Ferdi Tayfur elbette Volkan Konak da unutulmadı ve birer eseri seslendirildi.
Hani konser bitince sanatçılar selam veriri vedalaşır, yoğun alkış, tempo ve umumi arzu üzerine tekrar sahneye gelir ve bir eser daha okur, adettendir.
Bu konser de de öyle oldu ama bir farkla ve yazmasak olmaz dedirten bir olay.
Tam tamına konser bittikten sonra seyircinin bırakmadığı Antakya Medeniyetler Korosu 6 eser daha seslendirdi…
Orontesproductions tecrübesi ve farkı
Orontesproductions kurucusu Ali Sabahoğlu da bir Hataylı… Hollanda’ya gelmeden de Türkiye’de bu organizasyonları yapan bir kişi…
Bu konseri getirebilmek için maddi manevi ne zorluklar çektiğine bizzat şahidim. Belki çok yoruldular sıkıntı çektiniz ama Sevgili Ali Sabahoplu ve Orontesproductions ekibi, her davetliden “ Bu koro 10 kere gelse her seferinde de dinlemeye gelirim “ diyen yüzlerce insanın sözleri bence yorgunluğunuzu ve çektiğiniz sıkıntıları silip süpürmeye yeter.
Konseri izlemeye gelenler arasında Lahey Büyükelçimiz Selçuk Ünal bey de vardı. Fakat başka bir programı olduğu için Selçuk bey konserin ikinci bölümünde aramıza katıldı.
Çok şey kaçırdınız demey kalmadan, Selçuk bey Antakya Medeniyetler Korosu’nu Hollanda’dan önce görev yaptığı Kanada’da dinlediğini söyledi. İlerleyen saatlerde ise Şef Yılmaz Özfırat ile Büyükelçi Selçuk Ünal’ın Kanada konseri ile ilgili kısa kısa anektodlarını dinleme fırsatı da bulduk.
Antakya Medeniyetler Korosu’nu izlemeye gelenler arasında Hollanda’da iş insanlarımızdan Necati Erbaş da vardı. Bilindiği üzere Hollanda Başbakanı’nı ardından Adalet Bakanını iftara davet edip getiren bir isim…
Son dakika Liman’a davet
Konserin ilk bölümü bitmiş ara verildiğinde bir koşuşturma başladı. Ali Sabahoğlu ile konuşup ben konser sonrası tüm ekibi yemeğe davet ediyorum, diyordu. Başka Proğram yapılmış olmasına rağmen yaşadıkça unutulmayacak, Hollandaya geldikçe gidilesi konser sonrası Antakya Medeniyetler Korosu’nun sazları, sanatçıları organize ekibi, Büyükelçimiz Selçuk Ünal beyefendi, Karsu’nun babası Alpaslan bey ve Birgül hanım olmak üzere Scheiveningen Liman restoranda buluşuldu.
Söze yekün tutacak olursak, Ali Sabahoğlu nezdinde Orontesproductions ekibine, Yılmaz Özfırat nezdinde tüm Antakya Medeniyetler Korusu sanatçılarına, Necati Erbaş nezdinde tüm sponsorlara, gecenin sunuculuğunu yapan SA Baran nezdinde sahne önünde ve arkasında emeği geçen teknik ekibe, Alpaslan ve Birgül Dönmez nezdinde Karsu Vakfı’na ve de bizi en leziz yemekleri ile ağırlayan Cadde Marina, Mansion Köşk ve Liman Restotan nezdinde misafirlere kapılarını açan, sofra kuran herkese teşekkür etmeyi ihmal edersem vebal altında kalırım…
Not Konserle ilgili fotograflar eklencek.
Yavuz Nufel- NHaber.nl