Temren ile Saltık (Bitmeyen Bar Muhabbetleri)
Temren – Hadi yarasın hocam. Abi bi şey diyecem. Sen anlarsın Köşe yazarı olayım diyorum. Ne dersin?
Saltı – Hadi ya ? Ne köşesi? Salon köşesi mi, üçgen köşesi mi, kare köşesigen mi, yaz köşesi mi, kış köşesi mi?
Temren -Alay etme abi ya, senin gibi köşe yazarı olmak istiyorum. Herkes benim fikirlerimi okumak için sıraya girsin istiyorum.
Saltı – Hımmm… hangi konuda yazacaksın peki?
Temren – Her konuda! Siyaset, ekonomi, psikoloji, sosyoloji, felsefe, spor, magazin. Hatta yemek tarifleri bile!
Saltı – Yani “her şeyden biraz bilen ama aslında hiçbir şeyden tam anlamayan”bir yazar olacaksın.
Temren – Yok abi. Mesala ekonomi köşesinda şöyle yazabilirim: “Euro düşerse iyi olur, çıkarsa kötü olur.”
Saltı – Vay be! İçtikçe kafan açılıyor senin. Ekonomi nobel’i sana gelsin, koçum benim.
Temren – Haha haa dimi. Bak bak spor köşesi de şöyle: “Topu karşı kaleye atarsak gol olur.”
Saltı – Futbolun özünü yakalamışsın. Aferim len. Hadi yarasın.
Temren – Hahah ha. Magazin köşesi daha kolay tabi “Ünlüler de bizim gibi insan. “
Saltı -Evet , onlar da nefes alıyor, su içiyor di mi? Ne büyük keşif!
Temren – Di mi? Yarasın abi. İşte görüyorsun. Herkes benim yazılarımla aydınlanacak.
Saltı – Bence sen köşe yazarı deil, köşe dönmeci olsan daha başarılı olursun.
Temren – O da ne abi?
Saltı – Yani her fırsatta köşe dönüp başka işlere atlayanlardan. Senin hızına daha uygun.
Temren – Yapma be abi. Kırıyorsun beni. Mesela ilk yazımın başlığı şu olsa: “Köşeyi Dönemeyen Köşe Yazarı.” Ne dersin?
Saltı – İşte bu! Okurum onu! Öncelikle köşe lazım. Evin, balkonunun, meyhanenin köşesi de olur, gazetede köşe de olur. Hangisini tercih ediyorsun?
Temren – Dalga geçme abi ya! Ciddi söylüyorum, acayip fikirlerim var.
Saltı – Bak evlat, köşe yazarlığı dediğin şey üçe ayrılır.1-Bilgili köşe yazarı: okuyan der ki “Vay be adam biliyor.” 2- Popüler köşe yazarı: okuyan der ki “Ben de aynısını düşünüyordum!” 3- Uydurma köşe yazarı: okuyan der ki “Ne saçmalıyor bu?” Ama en çok okunan hangisi biliyor musun?
Temren – Tahmin edeyim… üçüncü mü?
Saltı – Aferin len! Çünkü insanlar saçmalığa bayılır.
Temren – Yani bana diyorsun ki, bilgili olmak şart değil?
Saltı – Bilgili olursan sıkıcı olursun. Bak bana, ben 20 yıldır yazıyorum. Bir gün ekonomi, ertesi gün futbol, sonra aşk acısı… Hepsi benden sorulur.
Temren – Ama sen ekonomist değilsin, futbolcu hiç değilsin, âşık mısın o da belli değil.
Saltı – İşte köşe yazarlığı budur! Her şeyden anlıyormuş gibi yazmak.
Temren – O zaman ben de başlayayım. İlk yazımın başlığı: “Hayatın köşesinde bir köşe”
Saltı – Bravo! Başlığı attın mı işin yarısı bitti zaten. Yazıyı kimse okumaz, ama başlık hafızalara kazınır.
Temren – Peki ya eleştiriler?
Saltı – Onları da sakla. Bir sonraki yazının konusu yaparsın. Mesala : “Beni eleştirenler aslında beni kıskanıyor.” gibi bir de başlik attın mı tamam.
Temren – Vay be, köşe yazarlığı bildiğimden kolaymış.
Saltı – Kolay değil … Alışınca bağımlılık yapıyor. Bir gün yazmazsan, bile barda bira içemezsin. “Bugün köşen çıkmadı mı?” derler.
Temren – O zaman ben hemen yazmaya başlıyorum. Senin yerini alırım belki!
Saltı – Hop hop. O kadar da değil..dikkat et! Köşe yazarlığında tek kural vardır: Köşeni kaptırma!
Temren – Hahhah ha, ne köşeymiş arkadaş ya. Hadi yarasın. Demliğimiz hep kaynasın.
Saltı – Yarasın.
The post Demlik;Temren ile Saltık (Bitmeyen Bar Muhabbetleri) first appeared on Hollanda Haberleri.