Viyana – Avusturya’da kamusal alanlarda yüzün açık olması zorunluluğunu getiren yeni düzenlemeler ülke genelinde hararetli tartışmalara neden oldu. “Görünürlük Yasası” olarak adlandırılan uygulama; güvenlik, iletişim ve toplumsal uyum gerekçesiyle yüzün açık olmasını şart koşuyor. Hükûmet, bu düzenlemeyle kamusal hayatta daha açık ve şeffaf bir iletişimi teşvik etmek istediklerini söylüyor. Ancak özellikle dini kıyafetler giyen kadınlar açısından uygulamanın ayrımcılık riski taşıdığı eleştirileri de yükseliyor.
Amaç: Kamusal Alanda İletişim
Avusturya hükûmetine göre, okullar, hastaneler, resmi kurumlar ve toplu taşıma araçları gibi kamusal mekânlarda bireylerin yüzlerinin görünür olması gerekiyor. Gerekçe ise basit: bir bakış, bir tebessüm ya da bir el hareketi gibi sözsüz iletişim biçimlerinin toplum yaşamı için vazgeçilmez olduğu görüşü. Yetkililer, bunun dini sembollere karşı bir tutum olmadığını, yalnızca toplumsal işleyişin gereği olduğunu savunuyor.
Bu uygulamadan en çok etkilenen grup ise burka veya peçe (nikap) takan Müslüman kadınlar. Yeni kurallara göre, bu kadınların yüzlerini kapatarak kamuya açık alanlarda bulunmaları artık mümkün değil. Öte yandan ibadethaneler ve özel mülkler bu düzenlemenin dışında tutuluyor.
“Nazik Uygulama” Modeli: Tepki ve Takdir Bir Arada
Avusturya’nın bu yasa ile Fransa ve Belçika gibi ülkelerden ayrıştığı nokta ise uygulamanın yöntemi. Yasayı ihlal eden kişilere doğrudan ceza kesmek yerine, çoğunlukla mağaza çalışanları ya da görevliler uyarıda bulunarak diyalog kurmayı tercih ediyor. Geçtiğimiz günlerde Viyana’daki bir alışveriş caddesinde burkalı bir kadına yapılan nazik uyarı sosyal medyada büyük ilgi gördü. Birçok kullanıcı bu yaklaşımı yapıcı bulurken, bazıları ise “nazik bir zorlama”nın da özgürlükleri kısıtlayabileceğini dile getirdi.
Tepkiler: Toplumsal Uyum mu, Ayrımcılık mı?
Toplumun farklı kesimlerinden gelen tepkiler ise birbirinden oldukça farklı. Yasayı destekleyenler, bunun toplumsal iletişimi kolaylaştıracağını ve herkesin ortak kurallarla bir arada yaşamasını sağlayacağını düşünüyor. Ancak insan hakları örgütleri ve bazı siyasetçiler, yasanın pratikte sadece Müslüman kadınları hedef aldığını ve bunun ayrımcı bir uygulama olduğunu savunuyor. Eleştiriler, kadınların dini inançları ile kamusal yaşama katılımları arasında bir seçim yapmaya zorlandıkları yönünde yoğunlaşıyor.
Avrupa’da Yükselen Bir Eğilim
Avusturya bu konuda yalnız değil. Fransa’da yıllardır burka ve peçe kamusal alanda tamamen yasaklanmış durumda. Belçika da benzer yasalara sahip. Hollanda’da ise 2019’dan beri toplu taşıma, kamu kurumları ve eğitim alanlarında yüzü kapatmak yasak. Ancak uygulamalar ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor: Fransa’da sert denetimler ön plandayken, Hollanda ve Avusturya daha çok iletişimi önceleyen “yumuşak yaptırım” yolunu tercih ediyor.
Asıl Soru: Kimi Görmek İstiyoruz, Kim Görülmek İstiyor?
Sonuç olarak Avusturya’daki tartışma yalnızca güvenlik ya da kamu düzeni meselesi değil. Bu aynı zamanda özgürlük, kimlik ve toplumsal değerler arasındaki hassas dengenin nasıl kurulacağına dair derin bir soru. Yasa ile görünür olmak isteniyor, ancak bireylerin gerçekten “görülüp anlaşılabildiği” bir toplum inşa edilip edilemeyeceği ise belirsizliğini koruyor.
Haber:Sedat Tapan