2 Temmuz: Bir Tarih Değil, Bir Yangındır

19 saat önce 33

 

Rotterdam’da, ADD’nin dernek lokalindeyiz.

İsa Kızılöz’ün sesi yankılanıyor duvarlarda.

Hasret Gültekin’in türküsü…

Sazdan yükselen her nota, bir soru gibi çarpıyor kalbimize:

“Bir insan ömrünü neye vermeli?”

 

Hasret sordu.

Ama cevabı sözle değil, yaşamla verdi:

Bir kavga için.

Bir halk için.

Bir türkü, bir uygarlık hayali için…

 

Hasret Gültekin, 2 Temmuz 1993’te Sivas’taydı.

Elinde sazı, dilinde türküsü, yüreğinde halkı vardı.

Ama ne türkü tamamlandı,

Ne söz bitti.

O sadece genç bir ozan olarak değil,

Bir uygarlık hayaliyle birlikte yakıldı.

 

Sivas’ta bir otel alev aldı.

Ama bu bir yangın değildi.

Bu, organize bir insanlık suçuydu.

Verilmek istenen bir mesaj vardı.

Kime mi?

Aydına.

Sanata.

Söze.

Ve elbette Cumhuriyet’e…

 

Hasret’le birlikte sazı da yakıldı.

Ama o sazdan çıkan duman, Anadolu semalarına değil,

Doğrudan Cumhuriyet’in üzerine çöktü.

 

Sorarım size:

Bir ülkede ozanlar diri diri yakılıyorsa,

Orada kim sağ kalabilir?

 

Hasret’in gözlerinde sadece müzik değil,

Bir uygarlık düşü vardı.

O düşü yaktılar.

Yalnızca Hasret’i değil,

Yalnızca 33 canı değil…

Pir Sultan’ı da,

Nazım’ı da,

Uğur Mumcu’yu da

O otelin içinde yeniden yaktılar.

 

Neden mi?

Çünkü bu topraklarda aydına düşmanlık,

Tesadüf değil, sistemdir.

Gladyo, devletin içine sızdı.

Sızmakla kalmadı, yerleşti.

Örgütlendi.

Güçlendi.

Ve ne zaman halk uyanmaya başlasa,

Ne zaman bir genç ozan sazını eline alsa,

“Yakın!” dediler.

Sivas’ta dedikleri gibi…

 

Yakanlar kimdi?

Kimi yobaz, kimi tetikçi…

Ama asıl fail ortadaydı.

Katilin kimliği kadar,

Seyircinin suskunluğu da suç ortağıydı.

Ve o suskunluk… büyüdü.

Derinleşti.

 

Bugün:

Bir gazetecinin kalemi kırılıyorsa,

Bir öğrenci gelecekten korkuyorsa,

Kadınlar sokakta endişeyle yürüyorsa,

Zeytinlikler madenciliğe, ormanlar talana açılıyorsa…

İşte bu, o suskunluğun çığlığıdır!

 

Sivas’ta sadece 33 can yakılmadı!

Cumhuriyet’in yüreği orada yarıldı.

Ve biz hâlâ o yara ile yaşıyoruz.

 

Ama artık başka bir yerdeyiz.

Ya bu karanlıkla uzlaşacağız,

Ya da Hasret’in yarım kalan türküsünü biz tamamlayacağız.

 

Çünkü mesele, geçmişi anmak değil yalnızca.

Mesele, geleceği kurmaktır.

Her 2 Temmuz’da birkaç kınama metniyle vicdanı avutmak değil.

Her gün, her sokakta, her evde

Aydınlık bir Türkiye için yeniden ayağa kalkmaktır mesele.

 

Ve biz…

Hasret Gültekin’lerin yakıldığı yerde

Yeni bir Cumhuriyet inşa etmek zorundayız.

 

Unutmayacağız.

Çünkü unutan, tekrar yaşar.

Susmayacağız.

Çünkü susan, suça ortak olur.

Yılmayacağız.

Çünkü umut, direnmenin namusudur.

 

Hasret’in sesi kulağımda:

“Ölmedim ben… Işık oldum sonsuza…”

 

Evet, Hasret’in sazı yeniden çalacak.

Yeter ki kulaklarımızı kapatmayalım.

 

 

.

 

The post 2 Temmuz: Bir Tarih Değil, Bir Yangındır first appeared on Hollanda Haberleri.

Makalenin tamamını oku